22 Haziran 2010 Salı

YAPMA BUNU YAPMA BUNU !!


Keita Galatasaray'a ilk geldiğinde herkes karmakarışık duygular içerisindeydi.Bir grup Lyon'un aptalca bir hareketle çok yetenekli bir futbolcuyu zarar ederek sattığını bir başka grup ise Lyon'un çok sorunlu bir futbolcuyu Galatasaray'a kakaladığını ve Galatasaray'ın yeni bir 'Lincoln' vakası ile karşılaşacağını söylüyordu.

Lig başladı ve Keita fırtına gibi esmeye başladı.Sağ tarafı silip süpürüyor en kral sol beklere 'nanik' yapıyordu.Sonra Fenerbahçe maçı geldi çattı.Bu maçta formda Keita karşısında yaşlı Roberto Carlos'un perişan olacağını zannedenler yanıldı.Carlos Keita'ya adım attırmadı ve sonunda sinirinden çılgına dönen Keita oyundan atıldı. Keita'nın gördüğü kırmızı kart Saracoğlu atmosferine sayıldı ve Riijkard dışında kimse tarafından tepki görmedi. Keita yine popülaritesini koruyordu.

Ligin ikinci yarısında inişli çıkışlı bir grafik çizen Keita çoğu maçta takımının can simidi oldu. Neill ile birlikte gerçekten verim alınan iki yabancıdan biriydi. Galatasaray ve Fenerbahçe'de yabancılar gece hayatları ile çokça gündeme gelirken Keita hakkında hiç bişi yoktu.

Böyle bir ortamda ligin son haftalarına doğru Galatasaray zorlu Trabzonspor deplasmanına çıkıyordu. Maç boyunca adım attırılmayan Keita iki metre yanına düşen su şişesinin rüzgarındaki sürtünme hızından etkilenip yüzünü tutarak kendini yere bıraktı. Küfür konusunda yetenekli olduğunu bildiğim hemşerilerim bu konuya gerekli tepkiyi verdiler. Keita profosyonellikle sahtekarlığı birbirine karıştırıyordu.

Ve geçtiğimiz günlerde Brezilya-Fildişi maçında benzer bir olay yaşandı ikili mücadelede kendini bir anda yere bırakıp yüzünü tutan Keita herkesi şaşkına çevirdi. Hücum faul yaptırmaya çalışan Bir basketbolcu gibi hafif bir dirsek dokunuşunda kendini yere atan işin ilginci yine yüzünü tutan Keita Trabzon'da kahvelerde büyük ihtimalle şu tepkiyle karşılaşıyordu: 'Körüymüsün ipneyi yine atti kendini tutay yüzüni..E..'

Keita bu hareketini 'vur kafasına al ekmeğini' bir futbolcu olan Kaka'ya değil de Pascal Nouma veya Poulsen gibi bir futbolcuya yapsa.. Ya da Galatasaray-Fenerbahçe maçında Lugano-Keita eşleşmesini görsek..Ne renkli olurdu değil mi ??

20 Haziran 2010 Pazar

DİRENEN DAUM KAZANACAK !!!

Aziz Yıldırım döneminde bütün branşlarda gerekli yapılanmayı gerçekleştirip istikrarlı bir şekilde zirveye oynayan Fenerbahçe aynı durumu futbolda gerçekleştiremedi. Çünkü Fenerbahçe'de bu dönemde takımı şampiypn yapamayan her hocanın görevine son verildi. Genelde yabancı olan bu isimlerle uygun bir anlaşma zemini yakalanıp bir miktar tazminat ile sorun çözülüyordu. Liseli bir kızın bir erkekle aşkı gibi olan Fenerbahçe-Daum ilişkisi sonunda bitti ama problemler bitmedi.Parasının tamamını almakta direnen Daum anlaşmaya yanaşmadı, tazminat kabul etmedi.

2005-2006 sezonunda bu sezona benzer biçimde takımı iki kulvarda final oynatan Daum ikisini de kaybetmişti. Belki Fenerbahçe tarihinin en güçlü kadrosuna sahip o takımın şampiyon olamamasından Daum sorumlu tutulmuş ve apar topar yollanmıştı. İkinci kez aynı muameleye tabi tutulmaya çalışılan Daum bu sefer direniyor ve tazminat değil paramı verin diyor. Daum'un savunması : ' Ezeli rakiplerim GS ve BJK'yi her iki kulvarda geride bıraktım. Başarısız olduğumu düşünmüyorum.' Bu son derece haklı bir savunma..Sportif Direktör olarak getirilen Aykut Kocaman'a verilen antrenör belirleme görevi sezon başında yok sayılmıştı.Aykut geldiğinde antrenör belliydi.Tüm sezon bu çarpıklığın sancısını çeken Fenerbahçe yine aynı garip bir ortamda..

Direnen Daum'a 'yıldırma' politikası başladı ve yardımcı antrenörler sebep belirtmeden görevden uzaklaştırıldı. Daum'a 'dış kapının mandalı' muamelesi yapmaya çalışıp despotluğuna despotluk ekleyen Fenerbahçe bakalım amacına ulaşabilecek mi ?